KENTSEL DÖNÜŞÜM
Ülkemiz başta deprem olmak üzere çeşitli doğa olaylarından sıkça etkilenen bir coğrafyada bulunmaktadır. Sık aralıklarla yaşamış olduğumuz depremler ülkemizin önemli bir gerçeği olarak can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. 17 Ağustos 1999 Gölcük merkezli depremle birlikte toplam yapıların % 25 kadarı yıkılmış, ağır hasar görmüş veya orta ölçekte hasar alarak oturulamaz bir hale gelmiştir.
2011 yılının Ekim ve Kasım aylarında yaşanan Van depremleri ile birlikte deprem gerçeği toplumsal hafızalarımızda yeniden canlanmış ve sağlıksız, güvenilir olmayan yapı stokuna ve yerleşim alanlarına sahip kentlerde yaşadığımız gerçeği su üstüne çıkmıştır. Van depremlerinin hemen ardından, yirmi milyon yapı stokunun 1/3’nin yaklaşık 7 milyon yapının deprem güvenlikli olmadığı ve bunların yenilenmesi gerektiği düşünülerek “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun (6306)” gündeme gelmiştir.
Bilindiği gibi çeşitli sosyo-ekonomik etkenlere bağlı olarak özellikle 1950’li yıllardan itibaren kentlerimizdeki nüfus yoğunluğu hızla artmaya başlamıştır. Bu duruma bağlı olarak gelişen çarpık kentleşme ve yapılaşma sürecine uygun politikalar üretilememiş ve özellikle deprem gibi doğa olayları birer afete dönüşerek ciddi bedellere neden olmuştur. Bugün SAHİP OLDUĞUMUZ PLANSIZ VE GÜVENİLİR OLMAKTAN UZAK YERLEŞİM ALANLARIMIZ, MUHTEMEL BİR AFET ANINDA İNSAN HAYATINI KORUYACAK DAYANIKLILIĞA SAHİP OLMADIĞI İÇİN TARİHİNDE KENTLERİMİZDE BULUNAN MİLYON YAPININ YIL İÇİNDE YENİLENMESİNİ ÖNGÖREN KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI YÜRÜRLÜĞE SOKULMUŞTUR. Bu SAYEDE kentlerimizin barındırdığı risklerin ortadan kaldırılması, OLASI BİR AFET ANINDA İNSAN HAYATINI KORUMAYA YÖNELİK DAYANIKLILIĞA SAHİP YAPILARIN ÜRETİLMESİ, sağlıklı, PLANLI ve yaşanabilir kentlerin inşa edilmesi HEDEFLENMEKTEDİR.